🌙 Zorunlu Trafik Sigortası Geçici Iş Göremezlik
ZRYJH. Trafik kazası sonrasında raporlu geçen sürede iş ve kazanç kaybı nedir? Çalışılamayan sürelerin ücreti istenebilir mi? Her türlü kazada zarara yol açan, Türk Borçlar Kanunu gereği yol açtığı tüm bedensel zararları tazmin etmek zorundadır. TBK 54. Bedensel zarar Bedensel zararlar özellikle şunlardır 1. Tedavi giderleri. 2. Kazanç kaybı. 3. Çalışma gücünün azalmasından ya da yitirilmesinden doğan kayıplar. 4. Ekonomik geleceğin sarsılmasından doğan kayıplar. Kaza geçiren kişinin, geçici olarak tedavi görmesi ve bu sürede çalışamaması nedeniyle bir zarar doğar. Bu zarar kusurlu sürücüden, araç sahibinden veya kusurlu tarafın trafik sigortasından tahsil edilebilir. İş ve kazanç kaybına uğramak için meslek sahibi olmak zorunlu değildir. Kaza nedeniyle günlük işlerinin yapamayan ev kadınları da geçici iş göremezlik’ tazminatını isteyebilirler. Ev kadınları da bir asgari ücretli kişinin yapacağı işi eve yardım ederek yaptığından, tazminat asgari ücret üzerinden hesaplanmaktadır. Trafik kazası nedeniyle okula gidemeyen ve yıl kaybeden öğrenci de çalışma hayatına bir yıl geç başlayacağından kazanç kaybı talebinde bulunabilir. Tedavi süresi ile iyileşme süresi arasındaki fark nedir? Tedavi süresi hastanede yapılan tıbbi müdahale ve işlemlerdir. Kaza geçiren bir kişi hastanede aylarca tedavi görebilir ek ameliyatlar geçirebilir. Tedavinin bitmesi ile kişi normal hayatına hemen dönemez. Kişinin tedavi sonrasında normal hayatına dönmesine kadar geçen süre iyileşme süresidir. İyileşme süresi mesleklere göre değişiklik gösterebilir. Beden gücüyle çalışan bir işçinin bacağının kırılması durumunda iyileşme süresi uzun olacakken, masa başı çalışan bir kişi iş hayatına zorlanarak da olsa devam edebilecektir. Bakıcı gideri istenebilir mi? Tedavi sonrasında iyileşme sürecinde kişi hayatını tek başına idame edemiyor, sürekli birinin yardımına muhtaç ise bakıcı gideri talep edebilir. Bakıcı gideri istenebilmesi için yaralanmanın ağır, yatağa bağlılık derecesinde olması gereklidir. Bakıcının ücret karşılığı dışarıdan biri kişi olmasına gerek yoktur. Kaza geçirenin oğlu, gelini veya yakınlarının bakması durumunda da o kişilerin bir bakıcı kadar emek harcadığı ve emeklerinin tazmin edilmesi gerektiği kabul edilmektedir. Bakıcı giderleri zorunlu trafik sigortası tarafından karşılanır mı? Yargıtay’ın verdiği son kararlarda bakıcı gideri tedavi gideri kapsamında sayılmış, sigorta şirketi tarafından karşılanması gerektiği sonucuna varılmıştır. Mahkemece, iddia, savunma ve toplanan kanıtlara göre; maddi tazminat davasının kabulü ile TL’nin TL geçici iş göremezlik tazminatı, TL bakıcı gideri ve TL faturalandırılamayan ve SGK’ca karşılanmayan kaçınılmaz tedavi gideri toplamı sigorta şirketinden dava diğer davalılardan kaza tarihinden; manevi tazminat davasının kısmen kabulü ile TL manevi tazminatın davalı sürücü ve işletenden kaza tarihinden; işleyecek yasal faizi ile birlikte müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmiş’ temyiz edilen hüküm Yargıtayca onanmıştır. YARGITAY Dairesi Esas 2016/ 13803 Karar 2019 / 6344 Karar Tarihi Gelecekte yapılması olası tedavi giderleri istenebilir mi? İleride yapılacak iyileştirme giderlerinin önceden istenmesi mümkündür. Kaza geçirenin daha sonra ameliyat edilmesi gereği, çeşitli ilaçlara ve medikal malzemelere bağımlı kalması durumunda bilirkişi tarafından bunların tutarları hesaplanmalı ve tazmin edilmelidir. Tedavi gideri, yaralanan kişinin sadece hastanede yapılan giderleri olmayıp ilaç, pansuman, medikal malzeme gibi doğrudan tedaviye bağlı giderler dışında, tedavi sırasında yapılacak diğer zorunlu giderler de tedavi giderleri içerisindedir. Bu giderlerin tamamının fatura ile kanıtlanması mümkün değildir. Bu konuda 818 sayılı BK 42/II maddesi yol gösterici nitelikte olup aynı zamanda zararın gerçek miktarını belirleyecek olan hakime de bir görev yüklemektedir.’ Yargıtay Dairesi Esas 2016/ 15811 Karar 2019 / 7480 Karar Tarihi Kural olarak, TMK’nın gereğince zararın ve zararın kapsamının davacı tarafından kanıtlanması gerekir. Tedavi giderlerinin her türlü delille ispatı mümkün olup; bu giderlerin mutlaka belgeye bağlanması zorunlu değildir. Zararın gerçek miktarının kanıtlanamadığı veya kanıtlanmasının zor olduğu yahut davacıdan beklenemeyeceği durumlarda, işlerin olağan gidişi ve zarar görenin aldığı önlemler de göz önünde tutularak zararın kapsamı belirlenebilir. Zarar görenin sağlığına kavuşması için gerekli olan muayene, tahlil, ambulans ve benzeri taşıma giderleri ile ameliyat, ilaç, protez, bakım, fizik tedavi gibi giderler tedavi giderleri kapsamı içerisindedir. Zira, sadece iyileşmeyi sağlayan giderler değil, sakatlık ya da hastalığın artmasını önlemek için yapılması zorunlu giderler de tedavi giderlerinden sayılır. İleride yapılması zorunlu olan tedavi giderleri de henüz bu giderler yapılmadan önce talep edilebilir.’ YARGITAY Dairesi Esas 2018/ 608 Karar 2018 / 8208 Karar Tarihi Kazanın başka bir hastalığı tetiklemesi halinde yapılacaklar nelerdir? Kaza kişinin mevcut hastalığının artmasına neden olmuş ve uzun tedavi süreci gerekmiş olabilir. Kalp, akciğer, böbrek gibi organlarda kronik rahatsızlığı olan kişilerin bir de üzerine trafik kazası geçirmesi halinde aylarca hastanede tedavi altına alındığı görülmektedir. Akciğer rahatsızlıklarında kaza nedeniyle rahatsız akciğere batan kaburga, kişinin devam eden tedavisini etkileyebilir, akciğerinin sönmesine ve cihaza bağlı kalmasına yol açabilir. Bu durumda fazladan yapılan tedavi masrafları da tazminata dahil edilmelidir. Tedavi giderlerinin fatura ve makbuzla ispatı zorunlu mudur? Kaza akabinde kişinin yakınları telaş içinde tedaviye odaklanmakta, ceplerinden masraf yapmaktan kaçınmamaktadır. Acı ve can korkusu içinde yapılan giderlerin belgelenmesi kimsenin aklına gelmeyecektir. Bu yüzden Yargıtay kararları ile benimsendiği üzere, tedavi giderlerini ispatlama için kolaylıklar getirilmiş, yaklaşık olarak ev-hastane arası gidilen yolun ne olduğu, yakıt, yemek, konaklama masraflarının ortalama ne kadar olacağının uzman bilirkişi tarafından hesaplanması gerektiğine hükmedilmiştir. Davacı, iş kazası sonucu maluliyetinden doğan maddi ve manevi tazminatın ödetilmesine karar verilmesini istemiştir. Davacıdan tedavi giderine yönelik ulaşım masraflarını gösteren belgeleri istemek, davacının ulaşım giderlerini belgelendirmesi mümkün olmadığı takdirde geçici iş göremediği süre dahilinde hangi sağlık kuruluşunda ve kaç sefer sağlık hizmeti aldığını davacıdan da sormak suretiyle araştırmak ve mutad vasıta ücretlerine göre davacının ulaşım giderlerini hesaplayarak sonucuna göre karar vermekten ibarettir. Mahkemece bu maddi ve hukuki olgular nazara alınmaksızın eksik araştırma ve inceleme sonucunda karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.’ Yargıtay Dairesi Esas 2010/ 9732 Karar 2012 / 3963 Karar Tarihi Özel Hastanede yapılan tedavi giderlerinden kim sorumlu olacaktır? Genel kural, Karayolları Trafik Kanunu kapsamında devlet veya özel hastane fark etmeksizin trafik kazasından kaynaklı sunulan sağlık hizmet bedellerini SGK tarafından karşılanmasıdır. Trafik kazası akabinde tedavisi özel hastanede devam eden kişinin cebinden ne kadar bir meblağ çıkacağı öncelikle tedavinin İVEDİ olup olmadığına göre belirlenecektir. Hayati tehlikesi olan hastanın ivedi olarak özel hastanede tedavisi başlamış ise masrafları SGK tarafından karşılanır. Özel hastane, faturayı SGK’ya kesmelidir. Yargıtay 2011 tarihli bir kararında ödenmesi gereken tedavi miktarının Sağlık Bakanlığı’nın belirlediği resmi tarife tutarı değildüşük meblağlı, özel sağlık kuruluşlarının emsal tedaviler için uyguladığı genel ve ortalama rayiç bedelin ödenmesi gerektiğine, özel hastanelerde uygulanan emsal bedelin belirlenmesi için bilirkişiden rapor alınarak bedelin tespit edileceğine karar vermiştir. Çelik Ahmet Çelik, Bedensel Zararlar 2018 Ankara, Seçkin Yayınları, – Örneğin, Acıbadem hastanesi önünde araba çarpan yaya, ivedi olarak Acıbadem Hastanesine kaldırılmış ve bacaklarına platin takılmış ise Acıbadem Hastanesi’nin uyguladığı ücret tarifesi ne ise SGK tarafından karşılanmalıdır. Uygulamada kaza geçiren kişilerin özel hastaneye kaldırıldığı ve 50 bin lira gibi yüksek meblağlar fatura edildiği görülmektedir. Uyuşmazlığın yaşandığı nokta ise tedavinin İVEDİ olup olmadığının belirlenememesi halinde ortaya çıkar. Halen görülmekte olan emsal bir davada, özel hastanede fatura edilen tutar için SGK’ya ve çarpan aracın sigorta şirketine dava açılmıştır. Gelen bilirkişi raporunda trafik sigortasının mevzuat gereği tedavi masrafından sorumlu tutulmayacağı, SGK’nın ise SUTSağlık Uygulama Tebliği kapsamında kendi payına düşen TL kısmı ödediği şeklindedir. Böylece kaza geçiren tedavi masrafını cebinden ödediğiyle kalmıştır. Raporda görüldüğü üzere tedavinin İVEDİ olup olmadığı tespit edilememiştir. Tedavinin zorunlu ve ivedi olduğu iddiası var ise, KTK 98 maddesince ödenen sağlık harcamaların iadesi için özel hastaneye başvuru yapılması, ödenmezse icra takibine geçilmesi, hastane tarafından borca itiraz edilmesi durumunda %20 icra inkar tazminatı talepli itirazın iptali davası açılması mantıklı bir yol olabilir. Aracın zorunlu trafik sigortası yoksa tedavi giderinin rücu edilebileceği kanaatindeyiz. Yapılan düzenleme gereği, kaza geçiren kişinin keyfi olarak devlet hastanesinde tedavi olabilecekken nasıl olsa SGK her türlü sağlık giderini karşılar mantığı ile lüks özel hastanelere başvurulması engellenmiştir. Özel hastanede yapılan ancak zaruri olmayan tedavilerde ise devlet hastanesinde karşılanacak meblağ nispetinde ödeme yapılmakta üzerini tedavi gören kendisi karşılamalıdır. Çelik Ahmet Çelik, aradaki bu farkın tazminat sorumlularından ruhsat sahibi, sürücü, ZMSS tahsil edilebileceği görüşündedir. Çelik, Bedensel Zararlar, SGK’nın sorumlu olmadığı yasa kapsamı dışındaki tedavi giderleri. Yasa kapsamı dışındaki tedavi giderleri sayılı kararında, yaralanan kişinin iyileşmesi için yapılan muayene, ilaç, bakıcı gideri, ulaşım gibi giderler olarak örnekleme yoluyla sayılmıştır. Muayene, ilaç, bakıcı gideri, ulaşım, yemek gibi giderlerden aracın zorunlu trafik sigortası, işleten ve sürücü sorumlu olacak, SGK ödeme yapmayacaktır. Belgeli olmayan tedavi giderlerinden SGK sorumlu olmayıp, sigorta şirketi ile işleten ve sürücü sorumludur. Sigorta uygulamalarındaki değişiklik Sigorta genel şartlarında yapılan değişiklik ile geçici iş göremezlik dönemi olarak ifade edilen çalışılamayan ayların ücretinin SGK tarafından ödeneceği yorumu yapılmaktadır. Trafik sigortası yapan şirketler geçici iş göremezlik taleplerini reddetmekte SGK’nın sorumlu olduğu şeklinde yanıtlar vermektedir. Trafik sigortası genel şartları madde Üçüncü kişinin trafik kazası dolayısıyla bedenen eski haline dönmesini teminen protez organ bedelleri de dahil olmak üzere yapılan tüm tedavi giderlerini içeren teminattır. Kaza nedeniyle mağdurun tedavisine başlanmasından itibaren mağdurun sürekli sakatlık raporu alana kadar tedavi süresince ortaya çıkan bakıcı giderleri, tedaviyle ilgili diğer giderler ile trafik kazası nedeniyle çalışma gücünün kısmen veya tamamen azalmasına bağlı giderler sağlık gideri teminatı kapsamındadır. Sağlık giderleri teminatı Sosyal Güvenlik Kurumunun sorumluluğunda olup ilgili teminat dolayısıyla sigorta şirketinin ve Güvence Hesabının sorumluluğu 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanununun 98 inci maddesi hükmü gereğince sona ermiştir.’ şeklinde cevaplar gelmeye başlamıştır. Yargıtay ise 2014 tarihli bir kararında geçici iş göremezlik zararı bedeni zarar teminatıyla zorunlu mali sorumluluk sigorta poliçesi kapsamında olup, 6111 sayılı yasa uyarınca tedavi gideri kapsamında değerlendirilemez.’ 17HD 2014/16455E. 2014/13330 T. şeklinde değerlendirmiş, geçici iş göremezlik zararından sigorta şirketini sorumlu tutmuştur. Geçici iş göremezlik, kişinin çalışamadığı dönemde işe meslek/iş gücü/emek kaynaklı bir zarar olduğundan tedavi gideri listesine dahil edilmesine katılmıyoruz. ZMSS sigortası yapan şirket geçici iş göremezlik zararlarından sorumlu olmalıdır. Ancak, uygulama tartışmalı olup, zamanaşımı yaralanmalarda 8 yıl olduğundan uygulama netleşene kadar Yargıtay’ın güncel kararları beklenmektedir. İLGİLİ MEVZUAT SAĞLIK HİZMET BEDELLERİNİN ÖDENMESİ Madde 98 – DEĞİŞİK MADDE RGT RG NO 27857 MÜKERRER KANUN NO 6111/59 Trafik kazaları sebebiyle üniversitelere bağlı hastaneler ve diğer bütün resmî ve özel sağlık kurum ve kuruluşlarının sundukları sağlık hizmet bedelleri, kazazedenin sosyal güvencesi olup olmadığına bakılmaksızın EKLENMİŞ İBARE RGT RG NO 29335 KANUN NO 6645/60 genel sağlık sigortalısı sayılanlar için belirlenen sağlık hizmeti geri ödeme usul ve esasları çerçevesinde Sosyal Güvenlik Kurumu tarafından karşılanır. EKLENMİŞ CÜMLE RGT RG NO 29335 KANUN NO 6645/60 Ancak, Sosyal Güvenlik Kurumu, bu kapsama girenler yönünden genel sağlık sigortalısı sayılanlar için belirlenen sağlık hizmetlerine ilave sağlık hizmetlerini belirler, protez ve ortezler için farklı birim fiyatı tespit eder. Bu sağlık hizmetleri sağlık uygulama tebliğindeki istisnai sağlık hizmetleri kapsamına dâhil edilmez. Trafik kazalarına sağlık teminatı sağlayan zorunlu sigortalarda; sigorta şirketlerince yazılan primlerin ve Güvence Hesabınca tahsil edilen katkı paylarının % 15’ini aşmamak üzere, münhasıran bu teminatın karşılığı olarak Hazine Müsteşarlığınca sigortacılık ilkeleri çerçevesinde maktu veya nispi olarak belirlenen tutarın tamamı sigorta şirketleri ve 3/6/2007 tarihli ve 5684 sayılı Sigortacılık Kanununun 14 üncü maddesinde düzenlenen durumlar için Güvence Hesabı tarafından Sosyal Güvenlik Kurumuna aktarılır. Söz konusu tutar, ilgili sigorta şirketleri için sigortacılık ilkelerine göre ayrı ayrı belirlenebilir. Aktarım ile sigorta şirketlerinin ve Güvence Hesabının bu teminat kapsamındaki yükümlülükleri sona erer. Hazine Müsteşarlığının bağlı bulunduğu Bakanlığın teklifi üzerine Bakanlar Kurulu söz konusu tutarı % 50’sine kadar artırmaya veya azaltmaya yetkilidir. Bu madde çerçevesinde sigorta şirketleri ve Güvence Hesabı tarafından ödenecek meblağın süresinde ödenmemesi halinde 31/5/2006 tarihli ve 5510 sayılı Kanunun 89 uncu maddesinin ikinci fıkrası uygulanır. Sigorta şirketleri ve Güvence Hesabından Sosyal Güvenlik Kurumuna aktarılacak meblağın belirlenmesi ve ödenmesi ile sağlık hizmetleri için teminat sağlanan sigortaların tespiti ve bu maddenin uygulanmasına ilişkin diğer usul ve esaslar Sağlık Bakanlığı ve Sosyal Güvenlik Kurumunun görüşü alınarak Hazine Müsteşarlığınca belirlenir. Trafik kazası sebebiyle Sağlık Bakanlığına bağlı sağlık kurumlarınca gerçekleştirilen tedavi giderleri bakımından, Sosyal Güvenlik Kurumu tarafından Sağlık Bakanlığına yapılacak ödemeye ilişkin usul ve esaslar Sosyal Güvenlik Kurumu ve Sağlık Bakanlığı tarafından ayrıca belirlenir. EMSAL KARARLAR YARGITAY Dairesi Esas 2003/ 6318 Karar 2004 / 1185 Karar Tarihi ÖZET Davacı vekili, müvekkilinin, davalıların işleticisi, trafik sigortacısı ve sürücüsü bulundukları araçta yolcuyken inmesi sırasında şoförün kusuru nedeniyle yaralandığını, malul hale geldiğini, tedavi masrafları yapmak zorunda kaldığını, manen ve madden zarara uğradığını iddia ederek, maddi tazminat ile manevi tazminatın tahsiline karar verilmesini dava etmiştir. Limitler dahilinde davalı trafik sigortacısı tedavi giderlerinden de sorumludur. Zarar gören davacının sağlığına kavuşabilmesi için bakıcıya ihtiyacı olup olmadığı, iyileşme süresi, bakıcıya ödemeleri gösterir makbuzların tarihleri de dikkate alınarak bu kalem zararının bulunup bulunmadığı, yapılan giderin kadri maruf olup olmadığı noktalarında uzman bilirkişi incelemesi yaptırılmadan yazılı şekilde hüküm tesisi doğru görülmemiştir. 2918 S. K. m. 85, 90, 97, 98 818 S. K. m. 46, 47, 49 6762 S. K. m. 806 Taraflar arasında görülen davada Üsküdar Asliye 2. Hukuk Mahkemesi’nce verilen tarih ve 2000/1065 – 2002/640 sayılı kararın Yargıtay’ca incelenmesi davalı Bengin Apaydın vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla … gereği görüşülüp düşünüldü Davacı vekili, müvekkilinin, davalıların işleticisi, trafik sigortacısı ve sürücüsü bulundukları araçta yolcuyken inmesi sırasında şoförün kusuru nedeniyle yaralandığını, malul hale geldiğini, tedavi masrafları yapmak zorunda kaldığını, manen ve madden zarara uğradığını iddia ederek, 5 milyar TL maddi tazminatın tüm davalılardan, 10 milyar TL manevi tazminatın ise Sigorta şirketi dışındaki davalılardan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı Şeker Sigorta vekili, tedavi giderleriyle ilgili olarak TL ödediklerini, ücretli yardımcı tutulmasına ilişkin giderlerin teminat dışı olduğunu, sakatlık halinde sorumluluklarının 3 milyar TL ile sınırlı olduğunu açıklamıştır. Davalı Bengin Apaydın vekili, davanın zamanaşımına uğradığını, tazminat isteminin fahiş olduğunu, davacının kusurlu bulunduğunu savunarak, davanın reddini istemiştir. Diğer davalı, davaya yanıt vermemiştir. Mahkemece, iddia, savunmalar, toplanan kanıtlar ve benimsenen bilirkişi raporuna göre, davalı sigorta şirketinin poliçe limitiyle sorumlu olmak üzere, davacının maluliyet sebebiyle TL ve bakım gideri TL maddi tazminatın tüm davalılardan; 2,5 milyar TL manevi tazminatın ise, davalı Bengin Apaydın ve Sultan Çiftliği Belediyesinden tahsiline karar verilmiştir. Kararı, davalı Bengin Apaydın vekili temyiz etmiştir. 1- Dava dosyası içerisindeki bilgi ve belgelere, Mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına göre, davalı Engin Apaydın vekilinin yerinde görülmeyen ve aşağıdaki bendin kapsamları dışında kalan sair temyiz itirazlarının reddi gerekmiştir. 2- Taşıma sözleşmesinden kaynaklanan maddi ve manevi tazminat istemine ilişkindir. Davacı vekili, tarihli celsede açıkça maddi tazminat kapsamıyla ilgili olarak maluliyetten doğan zararı ile bakıcı masraflarım talep ettiğini açıklamıştır. Mahkemece, bilirkişi raporu ve ibraz edilen bakıcı giderlerine ilişkin makbuzlar esas alınarak hüküm kurulmuştur. Ancak, zarar gören davacının sağlığına kavuşabilmesi için bakıcıya ihtiyacı olup olmadığı, iyileşme süresi, bakıcıya ödemeleri gösterir makbuzların tarihleri de dikkate alınarak bu kalem zararının bulunup bulunmadığı, yapılan giderin kadri maruf olup olmadığı noktalarında uzman bilirkişi incelemesi yaptırılmadan yazılı şekilde hüküm tesisi doğru görülmemiştir. 3- Ayrıca, yapılan bakıcı giderleri de tedavi giderleri arasındadır. Limitler dahilinde davalı trafik sigortacısı tedavi giderlerinden de sorumludur. Davacı vekilinin kabul ettiği üzere, davalı trafik sigortacısı tedavi gideri kapsamında davacıya dava tarihinden önce TL ödemiştir. O halde, yapılan ödemenin belirlenen zarardan mahsup edilmemesi de doğru olmamıştır. Sonuç Yukarıda 1 numaralı bentte açıklanan nedenlerle davalı Bengin Apaydın vekilinin sair temyiz itirazlarının reddine, 2 ve 3 numaralı bentte açıklanan nedenlerle davalı Bengin Apaydın vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile, kararın davalı mümeyyiz davalı yararına BOZULMASINA, ödediği temyiz peşin harcın isteği halinde temyiz edene iadesine, tarihinde oybirliği ile karar verildi. ¤¤ ÖZET Mahkemece, iddia, savunma ve toplanan kanıtlara göre; maddi tazminat davasının kabulü ile ……. TL’nin ….. TL geçici iş göremezlik tazminatı, …… TL bakıcı gideri ve …… TL faturalandırılamayan ve SGK’ca karşılanmayan kaçınılmaz tedavi gideri toplamı sigorta şirketinden dava diğer davalılardan kaza tarihinden; manevi tazminat davasının kısmen kabulü ile …… TL manevi tazminatın davalı sürücü ve işletenden kaza tarihinden; işleyecek yasal faizi ile birlikte müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmiş; hüküm, davalı …Ş. vekili ve davalı Derya Otomotiv Akaryakıt Taşıma Servis Tic. vekili tarafından temyiz edilmiştir. Dosya içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp, değerlendirilmesinde ve özellikle, yargılama sırasında alınan maluliyet raporunun benimsenmesinde ve uzman bilirkişice düzenlenen maddi tazminata ilişkin raporun hükme esas alınmasında bir usulsüzlük bulunmamasına göre davalı …Ş. vekilinin ve davalı Derya Otomotiv Akaryakıt Taşıma Servis Tic. vekilinin tüm temyiz itirazlarının reddiyle usul ve yasaya uygun bulunan hükmün onanmasına karar verilmiştir. YARGITAY Dairesi Esas 2016/ 13803 Karar 2019 / 6344 Karar Tarihi 6098 S. K. m. 54, 56 Dava Taraflar arasındaki tazminat davasının yapılan yargılaması sonunda; kararda yazılı nedenlerden dolayı davanın kısmen kabulüne dair verilen hükmün süresi içinde davalı …. vekili ve davalı Derya Otomotiv Akaryakıt Taşıma Servis Tic. vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği düşünüldü Karar Davacı vekili, tarihinde, müvekkilinin sürücüsü olduğu araçla davalıların sürücüsü, işleteni ve zorunlu mali mesuliyet sigortacısı oldukları aracın çarpışması sonucu müvekkilinin yaralandığını, yatarak tedavi gördüğünü, çalışamadığını, aracının pert olması sebebiyle taşımacılık yapamadığından gelir kaybına uğradığını belirterek sürekli-geçici iş göremezlik, tüm tedavi masrafları, yol vb. giderler, kazanç kaybı ve bakıcı gideri talepleri kapsamında belirsiz alacak olarak TL maddi tazminatın tüm davalılardan ve TL manevi tazminatın davalı sürücü ve işletenden, müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiş, tarihinde maddi talebini TL’ye artırmıştır. Davalı …. vekili ve davalı Derya Otomotiv Akaryakıt Taşıma Servis Tic. vekili, davanın reddini savunmuş, diğer davalı davaya cevap vermemiştir. Mahkemece, iddia, savunma ve toplanan kanıtlara göre; maddi tazminat davasının kabulü ile TL’nin TL geçici iş göremezlik tazminatı, TL bakıcı gideri ve TL faturalandırılamayan ve SGK’ca karşılanmayan kaçınılmaz tedavi gideri toplamı sigorta şirketinden dava diğer davalılardan kaza tarihinden; manevi tazminat davasının kısmen kabulü ile TL manevi tazminatın davalı sürücü ve işletenden kaza tarihinden; işleyecek yasal faizi ile birlikte müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmiş; hüküm, davalı …Ş. vekili ve davalı Derya Otomotiv Akaryakıt Taşıma Servis Tic. vekili tarafından temyiz edilmiştir. Sonuç Dosya içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp, değerlendirilmesinde ve özellikle, yargılama sırasında alınan maluliyet raporunun benimsenmesinde ve uzman bilirkişice düzenlenen maddi tazminata ilişkin raporun hükme esas alınmasında bir usulsüzlük bulunmamasına göre davalı …. vekilinin ve davalı Derya Otomotiv Akaryakıt Taşıma Servis Tic. vekilinin tüm temyiz itirazlarının reddiyle usul ve yasaya uygun bulunan hükmün ONANMASINA ve aşağıda dökümü yazılı 977,62 TL kalan onama harcının temyiz eden davalı Derya Otomotiv Akaryakıt Taşıma Servis Tic. alınmasına, aşağıda dökümü yazılı 971,76 TL kalan onama harcının temyiz eden davalıdan alınmasına 20/05/2019 gününde oybirliği ile karar verildi. ¤¤ YARGITAY Dairesi Esas 2016/ 15811 Karar 2019 / 7480 Karar Tarihi MAHKEMESİ Asliye Hukuk Mahkemesi Taraflar arasındaki tazminat davası üzerine yapılan yargılama sonunda davanın kısmen kabulüne ilişkin verilen hüküm davacı vekili tarafından süresi içinde temyiz edilmekle, dosya incelendi, gereği düşünüldü -K A R A R- Davacı vekili, davalılardan …’ın sürücüsü, davalı …’in maliki, davalı … şirketinin sigortacısı olduğu aracın çarpması sonucu davacının yaralandığını, davalı …’nin de araçta yolcu olduğu ve kazaya kusurlu hareketi ile sebep olduğunu belirterek geçici iş göremezlik, tedavi gideri ve iktisadi geleceğin sarsılmasından kaynaklı toplam TL maddi, TL manevi tazminatın tahsilini istemiştir. Davalılar davanın reddini talep etmiştir. Mahkemece, iddia, savunma ve toplanan kanıtlara göre, davanın kısmen kabulü ile TL maddi tazminatın kaza tarihi olan 24/10/2010 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılardan sigorta şirketi yönünden poliçe limiti ile sınırlı olmak kaydı ile müştereken ve müteselsilen alınarak davacı tarafa verilmesine, TL manevi tazminatın kaza tarihi olan 24/10/2010 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılar sigorta şirketi dışındaki davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacı tarafa verilmesine, sair taleplerin reddine, karar verilmiş; hüküm, davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir. 1-Dosya içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp değerlendirilmesinde bir usulsüzlük bulunmamasına göre davacı vekilinin aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan sair temyiz itirazlarının reddi gerekmiştir. 2-Dava trafik kazasından kaynaklanan cismani zarar nedeniyle maddi ve manevi tazminat istemine ilişkindir. Tedavi gideri, yaralanan kişinin sadece hastanede yapılan giderleri olmayıp ilaç, pansuman, medikal malzeme gibi doğrudan tedaviye bağlı giderler dışında, tedavi sırasında yapılacak diğer zorunlu giderler de tedavi giderleri içerisindedir. Bu giderlerin tamamının fatura ile kanıtlanması mümkün değildir. Bu konuda 818 sayılı BK 42/II maddesi yol gösterici nitelikte olup aynı zamanda zararın gerçek miktarını belirleyecek olan hakime de bir görev yüklemektedir. Somut olayda, davacı vekili tarafından dava dilekçesi ile fazlaya ilişkin haklar saklı tutularak 500,00 TL tedavi gideri talep edilmiştir. Hükme esas alınan hesap bilirkişi raporunda tedavi gideri yönünden hesap yapılmamıştır. Mahkemece de bu konuda herhangi bir araştırma yapılmamıştır. Bu durumda konusunda uzman bilirkişiden, davacının kazadaki yaralanması ile tedavisinin mahiyeti, tedavi süresi ve şekli ile tedavi belgeleri dikkate alınmak suretiyle, tedavi sürecinde yapılması muhtemel ve belgelenmemiş tedavi giderlerinin miktarı konusunda ayrıntılı, gerekçeli, denetime elverişli bir rapor alınarak, oluşacak sonuca göre, belgesiz tedavi giderlerinden davalıların sorumlu olduğu da gözetilmek suretiyle, davacı isteminin karara bağlanması gerekirken; eksik incelemeyle yazılı olduğu biçimde hüküm tesisi doğru görülmemiştir. SONUÇ Yukarıda 1 nolu bentte açıklanan nedenlerle davacı vekilinin sair temyiz itirazlarının REDDİNE; 2 nolu bentte açıklanan nedenlerle davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davacıya geri verilmesine 13/06/2019 gününde oybirliğiyle karar verildi. YARGITAY Dairesi Esas 2018/ 608 Karar 2018 / 8208 Karar Tarihi YARGITAY KARARI ….. Taraflar arasındaki tazminat davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, maddi tazminat davasının reddine, manevi tazminatın kısmen kabulüne yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davacı tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü Y A R G I T A Y K A R A R I Davacı, müvekkilinin ikamet ettiği ……. köyünde sık sık elektrik kesildiğini ve elektrik tellerinde incelme ve sarkmalar meydana geldiğini, davacının ve…….köyü sakinlerinin defalarca tellerin değiştirilmesi ve gerekli tamiratın yapılması hususunda ……….. Kurumuna başvuru yapmalarına rağmen davalı kurumun cevap vermediğini, köydeki iki trafodan birinde telin koptuğunu, bundan dolayı ilgililerin gelip gerekli tamiratı yapmasını istediklerini, ancak iki gün geçmesine rağmen yetkililer gelmediğinden dolayı müvekkilinin 29/09/2008 günü kopmuş olan elektrik tellerini bağlamaya çalışırken ağır bir şekilde yaralandığını , bu olay neticesinde müvekkilin sakat kaldığını belirterek TL manevi, TL maddi tazminat, olay sebebiyle davacının yapmak zorunda olduğu ve olacağı tedavi masraflarına ilişkin şimdilik TL’ye hükmedilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı ise davanın reddini istemiştir. Mahkemece; davacı vekilinin tarihli 5 nolu celsede mazeretinin son kez kabul edildiğine ilişkin karar verildiği, buna rağmen mazeret dilekçesi sunduğu, böylelikle dosyanın takip edilmediği, dolayısıyla bu şekilde işlemden kaldırıldığı gerekçe gösterilerek, davanın HMK 150/ uyarınca açılmamış sayılmasına karar verilmiştir. Temyiz incelemesini yapan,dairemizin 2015/1782 Esas 2016/1658 Karar sayılı ilamı ile davada ilk yenilemeden sonra talebi kabul edilerek yargılamaya devam edilmesi gerekirken, mahkemece yazılı şekilde hüküm kurulmasının doğru görülmediği” belirtilerek bozulmuştur. …… Mahkemece, bozma ilamına uyulmak suretiyle yapılan yargılama neticesinde, davacının maddi tazminat isteminin reddine, tedavi gideri talebinin reddi ile davacının manevi tazminat isteminin kısmen kabulüne ve TL manevi tazminatın dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin istemin reddine karar verilmiş,hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir. 1-Dava, haksız fiil nedeniyle yaralanmadan dolayı maddi ve manevi tazminatın tahsili istemine ilişkindir. Bedensel zarara uğrayan kimse, çalışma gücünü sürekli veya geçici olarak yitirmesinden ve ileride edineceği kazançtan yoksun kalmasından doğan zarar ile bütün giderlerini isteyebilir. Çalışamamaktan kaynaklanan zarar ise geçici iş göremezlik nedeniyle olabileceği gibi; sürekli iş göremezlik biçiminde de olabilir. Geçici iş göremezlik zararı, zararı görenin yaptığı iş ve gelir durumu itibariyle iyileşme süresinde elde edemediği kazançtan ibarettir. Sürekli iş göremezlik zararı ise beden gücü kaybına uğrayan kişinin, zarar görmeden önce yapmakta olduğu iş için daha fazla bir güç efor harcaması nedeniyle doğan zarardır. Davacı dava dilekçesinde, davalıdan TL maddi tazminat talep etmiş ancak bu maddi tazminat talebininin kapsamını açıklamamıştır. Mahkemece davacının maddi tazminat talebi kapsamı açıklattırılarak, daimi sakatlık nedeni ile istenen maddi tazminat ile geçiçi iş görmezlik tazminat miktarının sorularak tespit edilmesi , buna göre davacı tarafça geçici iş göremezlik tazminatı talep edildiğinde davacının yaralanmasının kaç iş günü geçici çalışmasına engel olacağı tespit edilerek bu süreye ilişkin maddi tazminat miktarının hesaplanması için dosyanın konusunda uzman bilirkişiye tevdi ile Yargıtay denetimine uygun rapor alınıp, hasıl olacak sonuç dairesinde bir hüküm kurulması gerekmektedir. Yerel mahkemece açıklanan olgular gözetilerek, davacının sürekli ve geçici iş göremezlik zararının da hesaplattırılıp varılacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken, yerinde olmayan gerekçeyle, bu istemin tümden reddedilmiş olması usul ve yasaya uygun düşmediğinden kararın bozulması gerekmiştir. 2-6098 sayılı TBK’nın 50. BK’nın 42. maddesinde; “Zarar gören, zararını ve zarar verenin kusurunu ispat yükü altındadır. Uğranılan zararın miktarı tam olarak ispat edilemiyorsa hâkim, olayların olağan akışını ve zarar görenin aldığı önlemleri göz önünde tutarak, zararın miktarını hakkaniyete uygun olarak belirler.” hükmü düzenlenmiştir. Zararın varlığını ve tutarını kanıtlamak zorunda olan davacının, zararın gerçek tutarını kanıtlamakta zorlandığı veya kanıtlanmasının davacıdan beklenemeyeceği durumlarda hakim, işlerin olağan gidişi ve zarar görenin aldığı önlemleri gözeterek zarar tutarını kendiliğinden belirler. Bu durumda, mahkemece davacının zarar miktarı hesaplattırılmalı, söz konusu zarar miktarının tam olarak tespitinin mümkün olmaması halinde, hakim 6098 sayılı TBK’nın 50. maddesi hükmü gereğince davacının zarar miktarını hakkaniyete uygun olarak takdir etmelidir. ……. Kural olarak, TMK’nın gereğince zararın ve zararın kapsamının davacı tarafından kanıtlanması gerekir. Tedavi giderlerinin her türlü delille ispatı mümkün olup; bu giderlerin mutlaka belgeye bağlanması zorunlu değildir. Zararın gerçek miktarının kanıtlanamadığı veya kanıtlanmasının zor olduğu yahut davacıdan beklenemeyeceği durumlarda, işlerin olağan gidişi ve zarar görenin aldığı önlemler de göz önünde tutularak zararın kapsamı belirlenebilir. Zarar görenin sağlığına kavuşması için gerekli olan muayene, tahlil, ambulans ve benzeri taşıma giderleri ile ameliyat, ilaç, protez, bakım, fizik tedavi gibi giderler tedavi giderleri kapsamı içerisindedir. Zira, sadece iyileşmeyi sağlayan giderler değil, sakatlık ya da hastalığın artmasını önlemek için yapılması zorunlu giderler de tedavi giderlerinden sayılır. İleride yapılması zorunlu olan tedavi giderleri de henüz bu giderler yapılmadan önce talep edilebilir. Davacı olay sebebiyle davacının yapmak zorunda olduğu/ olacağı tedavi masraflarına ilişkin şimdilik TL’nin davalıdan tahsilini talep etmiştir. Buna göre, açıklanan tüm bu hususlar gözetildiğinde; mahkemece davacının tedavi giderleri konusunda hastane, ilaç, doktor, ambulans ücreti gibi, hangi giderlerin resmi kurum tarafından, hangilerinin davacının bütçesinden karşılandığı hususunun, ilgili kurumlardan gerekli bilgi ve belgeler celp edilerek, gerekirse bu konuda uzman bilirkişiden rapor alınmak suretiyle belirlenmesi ve hasıl olacak sonuca göre hüküm kurulması gerekirken, mahkemece eksik incelemeyle yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiş, bu husus da bozmayı gerektirmiştir. 3-Bununla birlikte,dava dilekçesi ve dosya kapsamına göre davacı, elektrik çarpması neticesinde meydana gelen daimi iş gücü kaybından dolayı tazminat istediğine göre davanın sonucunu maluliyet durumunun tespiti belirleyecektir. Yargılama sırasında … Adli Tıp Şube Müdürlüğünden alınan tarihli raporda davacının kalıcı iş gücü kaybı olmadığı bu rapor maddi tazminat yönünden hükme esas alınacak nitelikte değildir. Buna göre mahkemece Adli Tıp ihtisas Kurulundan rapor alınarak, davacının iş göremezlik zararı saptanması halinde , olay nedeniyle davacı yararına maddi tazminatın yeniden değerlendirilmesi gerekirken, yazılı şekilde karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup, bozmayı gerektirmiştir. SONUÇ; Yukarıda açıklanan nedenlerle hükmün davacı yararına BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, HUMK’nun 440/1 maddesi uyarınca tebliğden itibaren 15 gün içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, gününde oy birliğiyle karar verildi.
Anayasa Mahkemesi, zorunlu trafik sigortası yaptıran milyonlarca araç sahibinin lehine önemli bir karara imza attı. Kararla trafik sigortasında yeni bir dönem de başlamış oldu. Hacettepe Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dekanı ve Ticaret Hukuk Ana Bilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Rauf Karasu, mahkemenin, Karayolları Trafik Kanunu’nun zorunlu trafik sigortasına ilişkin 90 ve 92’inci maddelerinde yer alan, Trafik Sigortası Genel Şartları’nı iptal ettiğine dikkat çekti. Sigortalının lehine kararBu maddelerin sigorta şirketlerinin trafik kazalarından doğan tazminatlarının hesaplanmasıyla ilgili hükümleri içerdiğine dikkat çeken Prof. Dr. Karasu, “İptal kararıyla artık trafik sigortası kapsamındaki tazminatların belirlenmesinde genel şartlar’ belirleyici olmayacak. Böylece sigorta şirketlerinin tazminat sorumluluğunu azaltan hükümler uygulanmayacak. Karar sigortalıların ve trafik kazalarında zarar görenlerin lehine bir karardır” dedi. Bu ayrıntıya dikkat!Peki bu karardan sonra sigorta şirketlerine başvuracak kazazadeler ne yapmalı? Prof. Dr. Karasu, “Genel Şartlar’da karara uygun değişiklik yapılana kadar, trafik kazasından zarar görenler sigorta şirketlerine başvuru yaparken, mutlaka Anayasa Mahkemesi kararını da eklesinler ve bu karara göre tazminat talebinde bulunsunlar” uyarısında bulundu. Değer kaybı hesabında formül değişecekKarasu, trafik kazası sonucu araç değer kaybı miktarının Trafik Sigortası Genel Şartları’nın ekinde yer alan bir formüle göre belirlendiğini anlatarak, şu bilgileri verdi “Bu formül uygulandığında değer kaybı miktarı aracın piyasada gördüğü gerçek değer kaybı miktarından daha az çıkıyordu. Hatta kaza yapan bir aracın kilometresi 165 binden yüksek ise aracın hasar miktarı ne kadar yüksek olursa olsun değer kaybı 0’ çıkıyordu. Anayasa Mahkemesi kararıyla gerçek değer kaybını tespit etmeyen ve denetime açık olmayan bu hesaplama formülü artık uygulanamayacak.” Tazminat da artacak Gerçek değer kaybının, pazar koşulları dikkate alındığından hasar gören aracın, hasara uğramayan emsaliyle arasında oluşan farktan oluştuğunu belirten Karasu, “Mahkeme kararıyla araç sahipleri artık sigorta şirketlerinden daha fazla değer kaybı bedeli alabilecek. Ayrıca 165 bin kilometreden yüksek araç sahipleri de değer kaybı talep edebilecek. Bir başka örnek de trafik kazasında ölen kişilerin desteğinden yoksun kalanların tazminat hakları konusunda verilebilir. Kararla artık destekten yoksun kalan kişiler ölenlerin yakınları sigortadan daha fazla tazminat talep edebilecek.” 'İş göremezlik' ödemesiDaha önceden trafik kazasında zarar görenlerin, uğradıkları geçici iş göremezlik tazminatlarını ve geçici bakıcı giderlerini sigorta şirketlerinden talep edemediğine değinen Prof. Dr. Karasu, Yüksek Mahkeme’nin kararıyla bu hükmün geçersiz hale geldiğini, artık sigorta şirketlerinin zarar görenlerin geçici iş göremezlik tazminatları ile geçici bakıcı giderlerini de ödemek zorunda kalacağını vurguladı. Geçmişe uygulanmaz devam edeni kapsarKarasu, Anayasa Mahkemesi’nin verdiği iptal kararlarının, bundan önce açılmış ve devam eden davalarda da uygulanabileceğine dikkati çekti. Anayasa Mahkemesi’nin verdiği iptal kararları, kural gereği kesinleşen kararlar için etkili değil. Karasu ayrıca, karardan sonra Trafik Sigortası Genel Şartları’nın hangi hükümlerinin geçerli hangi hükümlerinin geçersiz olduğu konusunda sigorta şirketleri ve kazalarda zarar görenlerde tereddüt oluştuğundan, en kısa süre içinde genel şartlar’ın yeniden ele alınarak Anayasa Mahkemesi’nin kararına uygun değişiklikler yapılması gerektiğine işaret etti. İlgili Haber İlgili Haber
Trafik Kazası Nedir? Bir karayolu aracının diğer bir araca, yayaya, ağaca, hayvana veyahut başka nesnelere çarpmasıdır. Genellikle trafik kazaları neticesinde ölüm, yaralanma veyahut maddi hasar meydana gelmektedir. Emniyet Müdürlüğü verileri dikkate alındığında ülkemizde sıklıkla karşılaşılan trafik kazaları neticesinde büyük mağduriyetler yaşanmaktadır. Başta can ve mal kaybı, uzuv kaybı ve bedensel zararmaluliyet olmak üzere maddi-manevi zarar söz konusu olmaktadır. Zira trafik kazası geçiren kişiler veyahut yakınları yaşadıkları maddi ve manevi zararların nasıl karşılanacağı hususunda da ayrıca tereddüt yaşamaktadır. Bugünkü yazımızın konusu, trafik sigortasıkarayolları motorlu araçlar zorunlu mali sorumluluk sigortası özelinde sigorta şirketlerinin sorumluluğudur. Trafik kazası neticesinde oluşan maddi ve manevi tazminatları sigorta şirketinden nasıl tazmin edebiliriz? İşte bu soruya en net cevabı veriyoruz. Karayolları Zorunlu Mali SorumlulukTrafik Sigortası Nedir? Motor gücüyle çalışan ve karayolunda işletilmesi sırasında, araç işleteni veya araç sürücüsü dışındaki kişininkişilerin zarara uğraması durumunda, kanunda belirtilen limitlere kadar zararın karşılanması için yapılması zorunlu olan sigorta türüdür. Burada sadece teminat limitleri değil aynı zamanda sigortacıya karşı talep edilebilecek alacak kalemleri de kanunla belirlenmiştir. Diğer bir deyişle, sigortacıyasigorta şirketine ancak kanunda belirtilen talepler için başvuru yapılabilir. Ayrıca her yıl teminat limitlerinin değişmekte olduğunu söyleyebiliriz. Bununla beraber, teminat limitini aşan miktarlar için sigorta şirketinin sorumluluğu bulunmamaktadır. Limiti aşan miktarlar için işleten ve sürücünün sorumluluğu devam etmekte olup bu kişilere başvurmak gerekir. Hangi Araçlar Motorlu Taşıt Olarak Kabul Edilmektedir? Karayolları Trafik Kanununa göre, karayolunda insan, hayvan ve yük taşımaya yarayan ve makine gücüyle yürütülen araçlar motorlu taşıt olarak kabul edilmektedir. Bu bağlamda insan ve hayvan gücüyle yürütülen taşıtlar motorsuz taşıt olarak nitelendirilmektedir. Buna göre; otomobil, minibüs, otobüs, kamyon, kamyonet, çekici,traktör, arazi taşıtları,iş makineleri,motosiklet,polis araçları,itfaiye,ambulans,toplu taşıma araçları,radyo, sinema, televizyon, kütüphane, araştırma araçları,diğer kamu kurumlarınca işletilen araçlar, cenaze araçları vs. motorlu araçlardandır. Ancak bisiklet, fayton, el arabası ve motorlu bisikletler motorlu araç kapsamında değildir. Bu nedenle, motorsuz araçlarla ilgili kazalar genel hükümlere tabi olup trafik sigortası kapsamında değerlendirilmezler. Ayrıca taşıtın toprak üzerinde hareket eden bir taşıt olması da kanun kapsamında bir kriter olarak değerlendirilmektedir. Bu nedenle, toprak üzerinde hareket edemeyen gemi, vapur, uçak, helikopter gibi taşıtlar kanun kapsamında motorlu taşıt değildir. Tramvay ve metrobüs de motorlu taşıt kavramına dahildirUyuşmazlık Mahkemesi 2003/48 E., 2003/52 K. T.. Söylediklerimiz ek olarak, römork veya yarı römork ya da çekilen aracın sebep olduğu zararların nasıl tazmin edileceği önem arz etmektedir. Zira saydığımız taşıtların sebep olduğu zarardan dolayı, çekicinin işleteni, motorlu aracı işletenin sorumluluğuna ilişkin hükümlere göre sorumlu tutulur. Çekilen araçla ilgili olarak sorumluluk genel hükümlere tabidir. Ayrıca çekicinin sorumluluk sigortası, çekiciyi işletenin, römorkun sebep olduğu zarardan dolayı sorumluluğunu da kapsar. İnsan taşımada kullanılan römorklar, römork için ek bir sorumluluk sigortası yaptırılarak tüm katarın en az zorunlu mali sorumluluk sigortası tutarlarının kapsamına girmesi sağlanmadıkça, trafiğe çıkarılamazKTK Hangi Alanlar Karayolu Sayılmaktadır? Oluşan zararın tazmini için motorlu aracın karayolunda kazaya karışması gerekmektedir. Aksi halde sigorta şirketinin sorumluluğu doğmamaktadır. Peki hangi alanlar karayolu olarak sayılmaktadır? Trafik amacıyla kamunun kullanımına açılmış olan; arazi şeritleri,köprüler vealanlar karayolu olarak sayılır. Ayrıca aksine bir hüküm yoksa; karayolu dışındaki diğer kamuya açık alanlar,park, bahçe, park yeri,garaj,yolcu ve eşya terminali,servis ve akaryakıt istasyonları,deniz, göl ve akarsular üzerinde kamu hizmeti gören araçların karayolu araçlarına ayrılan yerleri deÖrneğin arabalı vapur, feribot vs. karayolu kapsamında değerlendirilmektedir. Zarar Veren Aracının Kusursuz Olması Durumunda Sigorta Şirketinden Tazminat Talep Edilebilir Mi? Tespit edilecek kusur oranlarına göre sigorta şirketinden tazminat talebinde bulunmak gerekir. Eğer zarar veren aracın sürücüsü, kazada kusurlu değilse%100 kusursuzsa zarar veren aracın sürücüsü ve sigorta şirketi zarardan sorumlu olmayacaktır. Bu durumda ortaya çıkan zarar trafik sigortası poliçesinin kapsamı dışında kalacaktır. Ancak zarar veren araçta bir bozukluk kazaya sebebiyet vermişse, aracın işleteni, araç işleticisinin bağlı bulunduğu teşebbüs veyahut sigorta şirketi sorumluluktan kaçamayacaktır. Bu minvalde, oluşan zararla ilgili araçta herhangi bir bozukluğun olmadığını ispat külfeti aracı işletene ve bağlı bulunduğu teşebbüse aittir. Karayolları Zorunlu Mali SorumlulukTrafik Sigorta Sözleşmesinin Tarafları Kimlerdir? Zorunlu trafik sigortasının tarafları şunlardır Sigorta ettirensigorta sözleşmesini yapan ve sözleşmeye göre prim ödeme borcu olan taraf,Sigortacısözleşme uyarınca prim karşılığında rizikoyu üstlenen sigorta şirketi,Sigortalısözleşme uyarınca menfaati korunan taraf Sigorta ettiren ile sigortalı aynı kişi olabileceği gibi farklı kişiler de olabilir. Nitekim sigorta ettiren üçüncü bir kişinin menfaatine sigorta sözleşmesinin tarafı olabilir. Özellikle araç işleteni ve araç işleticisinin bağlı bulunduğu teşebbüs kavramlarını bilmekte fayda vardır. Örneğin yolcu taşımacılığı yapan bir otobüs firması kendi bünyesinde yeterince araç olmadığı için bir şahsın veyahut firmanın işlettiği aracı kendi bünyesine katarak faaliyetlerini sürdürebilir. Bu durumda aracın işleticisinin bağlı bulunduğu teşebbüs otobüs firmasıdır. Ancak araç işleticisi farklı bir kişidir. Peki bu ihtimalde yapılan kazadan dolayı kim sorumludur? Kanununa göre, hem araç işleticisi hem de araç işleticisini bağlı bulunduğu teşebbüsfirma müştereken ve müteselsilen sorumludur. Aracın İşleteniSahibi Her Zaman Kaza Neticesinde Oluşan Zarardan Sorumlu Mudur? Kural olarak aracın sahibi aracın işletenidir ve trafik kazası neticesinde oluşan zarardan sorumludur. Ancak bazı durumlarda araç sahibi aracın işleteni olmadığından sorumluluğu doğmayacaktır. Yargıtay’ın esas aldığı, “araç üzerindeki fiili hakimiyet ve ekonomik yarar” kriteridir. Bu iki kriterin gerçekleşmesi halinde araç işleteni aracın maliki dışındaki üçüncü kişiler de olabilir. Özellikle aşağıda saydığımız durumlarda aracın sahibi aracın işleteni değildir. Bunlar Aracın uzun süre başka birine kiralanması durumunda araç işleticisi aracı kiralayan ödüncüariyet sözleşmesiyle aracı ödünç alan kişi aracın işleticisi rehinli olması durumunda rehin alan kişi aracın işleteni olarak sorumlu olacaktır. Ancak her ne kadar kural olarak rehini alanın aracı da alması esas olsa da araç teslim edilmemişse aracın sahibi işleten sıfatını sürdürecektir. Burada temel koşul aracın rehin alana teslim edilmiş muhafaza kaydıyla yapılan satış sözleşmesinde aracın maliki değişmemektedir. Ancak aracın yeni alıcı trafik siciline yazılmak aracın yeni alıcıya teslimi gerekmektedir. Bu şartlar gerçekleştiği takdirde aracın maliki değişmese de yeni alıcı aracın işleticisi olarak sorumlu olacaktır. Önemle belirtilmelidir ki, aracın işleticisi sıfatı değişse de sigorta şirketinin sorumluluğu devam etmektedir. Nitekim sigorta şirketiyle araç işleticileri arasındaki hukuki uyuşmazlık zarar gören üçüncü kişiyi etkilemeyecektir. Böyle bir durumda sigorta şirketinin sorumluluktan kaçınması mümkün değildir. Sigorta Şirketinden Talep Edilebilecek Alacak Kalemleri Nelerdir?Sigorta Şirketinin Tazminat Ödeme Yükümlülüğü Trafik Kazası Neticesinde Ölüm Gerçekleşirse, sigorta şirketi; Ölüm hemen gerçekleşmemişse tedavi giderleri ve çalışma gücünün azalmasından ya da yitirilmesinden doğan kayıpları,Cenaze giderlerini,Ölenin desteğinden yoksun kalan kişilerin uğradıkları kayıpları ödemekle yükümlüdür. Ancak trafik kazasında vefat eden kişinin mirasçıları her zaman destekten yoksun kalma tazminatının tarafı olamaz. Zira mirasçı, müteveffanın kendisine düzenli ve eylemli bir biçimde yardım ettiğini ispatla mükelleftir. Ancak ölenin anne ve babasının düzenli ve eylemli yardım konusunda ispat için uğraşmalarına gerek yoktur. Ayrıca destekten yoksun kalan kişinin mutlaka mirasçı olmasına da gerek yoktur. Trafik Kazası Neticesinde Bedensel Zarar Söz Konusu Olursa, sigorta şirketi; Tedavi giderlerini,Bakıcı giderlerini,Kazanç kaybını,Çalışma gücünün azalması ya da yitirilmesinde doğan kayıplarıgeçici ve sürekli iş göremezlik tazminatını,Ekonomik geleceğin sarsılmasından doğan kayıpları ödemekle yükümlüdür. Trafik Kazası Neticesinde Maddi Zararın Gerçekleşmesi Durumunda, sigorta şirketi; Değer kaybını,Aracı kaza neticesinde kullanamamadan kaynaklanan kazanç kaybını ödemekle yükümlüdür. Trafik Sigortasının Teminatı Dışında Kalan Haller Nelerdir? Aşağıda belirtilen durumlarda sigorta şirketinin ödeme yapma yükümlülüğü söz konusu olmamaktadır. Buna göre İşletilme halinde olmayan taşıtların neden olduğu zararlar,Talepte bulunan hak sahibinin kendi kusuruna denk gelen tazminat talepleri,İlgililerin, sigortalının sorumluluk riski kapsamında olmayan tazminat talepleri,Sigortalının, eşinin, sigortalının alt ve üst soyunun, sigortalının birlikte yaşadığı kardeşlerinin mallarına gelebilecek zararlar nedeniyle ileri sürülebilecek talepler,Sorumluluk riski kapsamında olmayan destek tazminatı talepleri ve destek şahsının kusuruna denk gelen destek tazminatı talepleri,Zarar görenlerin beraberinde bulunan bagaj ve benzeri eşya dışında sigortalı araçta veya bu araç vasıtasıyla çekilen römorkta/yarı römorkta taşınan eşyanın uğrayacağı zararlardan dolayı sigortalıya karşı ileri sürülecek talepler,Manevi tazminat talepleri,Sigortalının, Karayolları Trafik Kanunu uyarınca eylemlerinden sorumlu tutulduğu kişilere karşı yöneltebileceği talepler,Sigortalının aracına veya bu araç nedeniyle çekilen römork, yarı römork ya da çekilen araçlara gelecek zararlar nedeniyle ileri sürülebilecek talepler,KTK uyarınca uyarınca gasp edilen veyahut çalınan araçtan dolayı sigortalının sorumlu olmayacağı talepler, çalan ya da gasp edenin talepleri,Motorlu bisiklet nedeniyle oluşan zararların tazmini talepleri,Terörle Mücadele Kanununda belirtilen terör eylemlerinde ve bu eylemlerden doğan sabotajda kullanılan araçların neden olduğu ve 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanununa göre sigortalının sorumlu olmadığı zararlar ile aracın terör eylemlerinde kullanıldığını veya kullanılacağını bilerek binen kişilerin zarara uğramaları nedeniyle ileri sürecekleri talepler, aracı terör ve buna bağlı sabotaj eylemlerinde kullanan kişilerin talepleri,Kaza sebebiyle oluşan çevresel zararlara ilişkin talepler,Yansıma veya dolaylı zararlar nedeniyle yöneltilecek tazminat taleplerigelir kaybı, kâr kaybı, iş durması ve kira mahrumiyeti vb.,Genel hükümlere göre talep edilmesi gereken ve mevzuatta açıkça yazılan talepler,KTK m. 104 ve 105 kapsamında olanlar,Adli ve idari para cezaları, cezai kovuşturmadan kaynaklanan giderler,Bu Genel Şart ve ekleri ile tanımlanan teminat içeriği dışında kalan talepler. Sigorta Şirketine Karşı Dava Nasıl Açılır? Kanuna göre, trafik kazasında zarar gören kişi doğrudan doğruya dava yoluna gitmeden önce sigorta şirketine ödeme için yazılı olarak başvurmalıdır. Dava şartı niteliğinde olan bu başvurunun yapılmaması davanın usulden reddine neden olacaktır. Yine getirilen düzenlemeyle birlikte dava açmadan önce ticari davalarda arabuluculuk şartını yerine getirmek gerekir. Arabuluculuk da aynı şekilde dava şartıdır. Zorunlu arabuluculuğun yapılmamış olması davanın mahkemece reddini gerektirir. Kanun dava açmanın yanında başvuruculara sigorta tahkim komisyonuna başvuru imkanını da getirmiştir. Sigorta şirketine başvuru sonucunda netice alınamazsa sigorta tahkim komisyonuna başvuru yapılarak tazminat talebinde bulunabilirsiniz. Hak sahibi tarafından açılan dava tek başına sigorta şirketine karşı açılabileceği gibi aracın işleteni veyahut sürücüyü de husumet yöneltmek mümkündür. Davalı olarak hepsine başvuru yapılması durumunda davalılar müteselsilen davacıya karşı sorumludur. Yabancı plakalı araçların, ülkemiz sınırları içerisinde karıştıkları trafik kazalarında, uluslararası anlaşma hükümleri gereğince Türkiye Sigorta ve Reasürans Birliği Motorlu Taşıt Bürosu’nun görev ve yetki verdiği sigorta şirketi davalı gösterilmek suretiyle davanın açılması gerekmektedir. Hangi Durumlarda Güvence Hesabına Karşı Dava Açılabilir? Sigortacılık Kanunu ye göre bazı durumlarda davalı olarak husumet güvence hesabına yöneltilir. Bu koşullar şunlardır Sigortalının tespit edilememesi durumunda kişiye gelen bedensel zararlar meydana geldiği tarihte geçerli olan teminat tutarları dâhilinde sigortasını yaptırmamış olanların neden olduğu bedensel zararlar şirketinin malî bünye zaafiyeti nedeniyle sürekli olarak bütün branşlarda ruhsatlarının iptal edilmesi ya da iflası halinde ödemekle yükümlü olduğu maddî ve bedensel zararlar veya gasp edilmiş bir aracın karıştığı kazada, Karayolları Trafik Kanunu uyarınca işletenin sorumlu tutulmadığı hallerde, kişiye gelen bedensel zararlar Kart Sigortası uygulamaları için faaliyet gösteren Türkiye Motorlu Taşıt Bürosunca yapılacak ödemeler için. Trafik Sigortasına İlişkin Tazminat Davasında Görevli Mahkeme Hangisidir? Trafik sigortasından kaynaklanan tazminat talepleri için davanın asliye ticaret mahkemelerinde açılması gerekmektedir. Fakat dava açmak yerine sigorta tahkim komisyonuna başvuru yapmak da mümkündür. Trafik Sigortasına İlişkin Tazminat Davasında Yetkili Mahkeme Hangisidir? Dava kural olarak, davacının seçimine göre birden farklı yerde açılabilir. Davacı davasını sigortacının merkez veya şubesinin veya sigorta sözleşmesini yapan acentenin bulunduğu yer mahkemesinde ya dakazanın meydana geldiği yer mahkemesinde açabilir. Ancak hak sahibinin zararına neden olan aracın trafik sigortasının bulunmaması durumunda dava genel hükümlere göre açılacaktır. Trafik Kazalarında Zamanaşımı Nedir? Motorlu trafik kazalarında zamanaşımı; zarar görenin, zararı ve tazminat yükümlüsünü öğrendiği tarihten itibaren iki yıl,her halde kaza gününden başlayarak on yıldır. Dava, cezayı gerektiren bir fiilden doğar ve ceza kanunu bu fiil için daha uzun bir zaman aşımı süresi öngörmüş bulunursa, uzamış zamanaşımı süresinin uygulanması gerekir. Aslında yukarıda belirtilen iki yıllık süre maddi hasarlıkazada ölüm ya da yaralanma olmamış trafik kazaları için geçerlidir. Uzamış zamanaşımı süreleri ise ölüm ve/veya yaralamalı trafik kazalarında işlerlik kazanacaktır. Uzamış zamanaşımı süreleri ise şu şekildedir yaralanmalı trafik kazasında sekiz yıl,ölümlü trafik kazasında on beş yıl. Manevi tazminat alacakları için de uzamış zamanaşımının uygulanacağını söyleyebilirKTK TBK m. 72. Ayrıca sigorta şirketi tarafından yapılan kısmi ödeme, borcun ikrarı anlamı taşıyacağından, zamanaşımı süresini kesmektedir. Bu nedenle, kısmi ödemenin yapıldığı gün zamanaşımı süresi yeniden başlamaktadırTBK m. 154/1. Bununla birlikte, zamanaşımı tazminat yükümlülerinden birisi için kesilirse sigortacıya karşı da kesilirTBK KTK m. 109/3. Aynı şekilde sigortacı için zamanaşımı kesilmişse sigorta yükümlüsü için de zamanaşımı kesilmiş sayılır. Trafik Kazalarında Temerrüt Ve Faiz Başlangıç Tarihi Nedir? Trafik kazası neticesinde haksız fiilden kaynaklanan bir borç doğmaktadır. Haksız fiilden doğan borçlarda, borçlu haksız fiili gerçekleştirdiği anda temerrüde düşerTBK Bu nedenle faizin başlangıç tarihi trafik kazasının gerçekleştiği tarih diyebiliriz. Ancak bu hüküm sadece haksız fiile neden olan aracın sürücü ve aracın işletici için geçerlidir. Sigortacı için KTK da özel bir düzenleme yapılmıştır. Buna göre, hak sahibinin genel şartlarda belirlenen belgeleri sigorta şirketinin merkezine veya kuruluşlarından birine iletmesi gerekmektedir. Sigortacının da herhangi bir eksiklik bulunmaması halinde sekiz iş günü içerisinde ödemeyi yapması gerekir. Ödemenin yapılmaması halinde sekiz iş gününün bitiminde sigortacı temerrüde düşer. Nitekim sigorta şirketinin temerrüde düşmesiyle birlikte faiz işlemeye başlar. Burada, sigorta şirketine başvuru yaparken gerekli evrakların tam olmasına dikkat etmekte fayda vardır. Eğer eksik evrak varsa sigorta şirketi eksik evrakın tamamlanmasını talep edecektir ve ödeme tarihi uzayacaktır. Ödeme tarihinin uzaması temerrüt ve faiz başlangıç tarihinin uzaması anlamına gelir. Dava kısmi dava olarak açılmışsa ıslah edilen kısım için faiz başlangıç tarihi sigorta şirketinin temerrüde düştüğü tarihtir. Aynı şekilde davanın belirsiz alacak davası şeklinde açılmış olması durumunda da bu kural geçerlidir. Sigorta şirketine başvuru yapmak ve sigorta şirketine karşı dava veyahut sigorta tahkim başvurusu yapmak ancak bu alanda uzman avukatlardan yardım alınarak yapılmalıdır. Özellikler hasar danışmanlık şirketi adı altında hakkınızı savunmak yerine sizi daha çok mağdur etmeye çalışan kişilere ve şirketlere itibar etmemeniz gerektiğini belirtelim. Av. Görgün ULUDAĞ
Trafik kazaları özellikle kazanın meydana geldiği yer, kazaya karışan araç sayısı, doğan zarar vb. diğer unsurlar bakımından birçok sınıflandırmaya tabi tutulabilmektedir. Özellikle kaza sonrası meydana gelen zarar türü bakımdan temelde trafik kazalarını maddi hasarlı, yaralanmalı ve/veya ölümlü kazalar olarak üçe ayırabiliriz. Bu yazımızda özellikle yaralanmalı trafik kazalarının incelemesi yapılacaktır. Trafik kazalarından kaynaklı tazminat davalarının temelini genellikle haksız fiil oluşturmaktadır. Bu kapsamda farklı birçok zarar meydana gelmektedir. Nitekim kaza mağduru olan davacı taraf, kazanın meydana gelmesi nedeni ile bedensel bütünlüğünün zedelenmesi, üzüntü ve yaşadığı keder nedeni ile kazaya neden olan taraftan ya da kazanın meydana gelmesinde daha fazla kusuru bulunan taraftan manevi tazminat talep edebilecektir. Trafik kazası mağdurunda ağır bedensel zarar meydana gelmesi halinde ise istisnai durumlarda zarar görenin yakınları da anne, baba, kardeş, eş vb. manevi tazminat talep edebilecektir. Her ne kadar 6098 sayılı TBK uyarınca “bedensel bütünlüğünün zedelenmesi durumunda” manevi tazminat ödenmesine karar verileceği belirtilmiş olsa da; Yargıtay kararlarında trafik kazası geçiren kişinin hiç yaralanmamış ve bedensel bütünlüğü zedelenmemiş olması halinde de manevi tazminat talep edilebileceği belirtilmiştir. Çelik, Trafik Kazalarında Tazminat ve Sigorta Hukuk ve Ceza Sorumluluğu, Nisan 2017; Yargıtay 02006/4815 E., 2006/7231 K., Yargıtay 2005/1088 E., 2005/14222 K., Bu noktada manevi tazminat talepleri ile ilgili olarak önemle belirtmemiz gerekir ki; manevi tazminattan sadece araç sürücüsü, araç sahibi ve işleteni beraber sorumlu iken kazaya neden olan aracın zorunlu mali mesuliyet sigortasının ise herhangi bir sorumluluğu bulunmamaktadır. Dolayısı ile manevi tazminat talebinde bulunulurken özellikle kazaya neden olan aracın zorunlu mali mesuliyet sigortası poliçesini kesmiş olan sigorta şirketinden bu yönde bir talepte bulunulmadığı açıkça belirtilmelidir. Öte yandan trafik kazası neticesi yaralanan ve kazanın oluşumunda kusursuz ya da daha az kusurlu olan tarafından manevi tazminatın yanı sıra maddi tazminat talebinde de bulunulabilecektir. Keza 6098 sayılı TBK de bedensel zararlar Tedavi giderleri, Kazanç kaybı, Çalışma gücünün azalmasından ya da yitirilmesinden doğan kayıplar, Ekonomik geleceğin sarsılmasından doğan kayıplar olarak belirtilmiştir. Madde metninde sayılan bedensel zararlardan tedavi giderleri; kaza geçirenin tedavi gördüğü süreçten iyileşene kadar yapmış olduğu tüm masraflar olarak tanımlanabilir. Bakıcı, ilaç, hastane, refakatçi vb. giderler tedavi gideri olarak sayılmaktadır. Buna göre dava tarihi itibariyle tedavisi devam eden davacının; iyileşeceği zamana kadar olan gelecek tedavi masraflarının da hesaplanması gerekmektedir. Yargıtay 4. HD, 1986/3535 E., 1986/4223 K., Tedavi giderleri kapsamında, yılından itibaren meydana gelen kazalardan kaynaklı tedavi giderlerinden SGK sorumlu tutulmaktadır. Nitekim Yargıtay 10. Hukuk Dairesi’nin 2016/10172 E., 2019/10217 K. sayılı ve tarihli kararında aynen “Tedavi giderleri kapsamında, sigorta şirketinin, Güvence Hesabının, sürücünün ve işletenin, zorunlu olarak sigorta teminatına bağlanması nedeniyle yasadan ve sözleşmeden doğan bu yükümlülüğü, 6111 Sayılı Kanun ile getirilen düzenlemenin yürürlüğe girmesi ile sona erdirilmiş bulunmaktadır.” ifadesine yer verilerek tedavi giderlerinden SGK’nın sorumlu olduğu belirtilmiştir. Sosyal Güvenlik Kurumu Başkanlığının Genel Sağlık Sigortası Genel Müdürlüğünün sayılı Genelge 12/5 uyarınca; 2011 yılından sonra gerçekleşen trafik kazalarında sorumluluğu SGK kapsamında olduğunu; 2011 yılından önce gerçekleşen kazalardan genelgede belirtilen nedenler ile sigorta firması tarafından ödenmeyen sağlık hizmet bedelleri SGK tarafından karşılanacaktır. Ancak SGK tarafından sadece belgelendirilen tedavi giderleri karşılanmakta olup Yargıtay 4. Hukuk Dairesi’nin 2018/1776 E., 2019/5823 K. sayılı ve tarihli kararında da belirtildiği üzere; SGK tarafından karşılanmayan ve belgesiz tedavi giderlerinden sigorta şirketinin, işleten ve sürücünün sorumlulukları devam etmektedir. Bedensel zarar kapsamında talep edilecek bir diğer zarar türü de kazanç kaybı olup “Kazanç kaybı tazminatı, kişinin vücut tamlığına yönelik bir olay nedeni ile vücut tamlığının bozulması ve vücut fonksiyonlarının iptali veya azalması sonucu, kişinin iş görme yeteneğini geçici veya sürekli olarak kısmen veya tamamen yitirmesi neticesinde maruz kaldığı kazanç kaybıdır.” şeklinde tanımlanmaktadır. Cebe, Destekten Yoksunluk ve İş Göremezlik Tazminatı ile Aktüeryal Hesap Esasları, Kasım 2019 Bu kapsamda kaza mağduru olan tarafın yine kaza öncesi mevcut olan kazancında kazadan sonra meydana gelen azalma göz önünde bulundurulacaktır. Ancak henüz çalışmaya başlamamış olan 18 yaşından küçük yaralanan lehine geçici iş göremezlik talebinin kabulüne karar verilmesi doğru değildir. Yargıtay 17. DD, 2019/2939 E., 2019/9776 K., Diğer yandan, Cebe, Destekten Yoksunluk ve İş Göremezlik Tazminatı ile Aktüeryal Hesap Esasları, Kasım 2019 aynen; “…vücut tamlığının ihlali neticesinde, ihlale maruz kalan kişinin fiili bir çalışması olmasa bile, ihlalin vücudunda yarattığı etki nedeni ile kazadan önceki hayatının sürdürmesi ve gelecekte hayal ettiği hayatını sağlayabilmesi için ihlalin yaşam gücünde yarattığı olumsuz etki kadar daha fazla çaba edenler için değil yaşı küçük ve çalışıp çalışmadığı küçük-emekli önemli olmaksızın herkes için, ihlalden itibaren maddi tazminat hakkı verir” ifadesine yer vererek gelecekteki çalışma gücünün azalmasından ya da yitirilmesinden doğan kayıpların da talep edileceği belirtilmiştir. Nitekim, Yargıtay 17. Hukuk Dairesi’nin 2015/10764 E., 2018/5055 K. sayılı tarihli kararında da vücut tamlığının ihlali neticesinde ortaya çıkan beden gücü kayıplarının, geliri veya malvarlığında bir azalma meydana getirmese bile zararın tazmin edilmesi gerektiği açıkça belirtilmiştir. Şahsın mevcut veya gelecekteki olası kazanç kayıpları; geçici veya sürekli iş göremezlik şeklinde çıkmaktadır. Geçici iş göremezlik durumunda, yaralanan kişide kalıcı bir sakatlık durumu bulunmamaktadır. Diğer yandan sürekli iş göremezlik hali ise; yaralanan kişinin kalıcı sakatlık durumunun olmasıdır. Kalıcı sakatlık hali yaralanan kişinin organını tam ve istenilen şekilde kullanamayacağı gibi hiç kullanamamasından kaynaklı da meydana gelebilir. Her iki halde de yaralanan kişinin bir kazanç kaybı yaşayacağı aşikardır. Bu kapsamda sürekli iş göremezlik kapsamında oluşacak zararların tazmini sigorta firmalarının sorumluluğunda iken; 29355 sayılı Resmi Gazetede yayınlanan tarihinde yürürlüğe giren Karayolları Motorlu Araçlar Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası Genel Şartlarının maddesinde “trafik kazası nedeniyle çalışma gücünün kısmen veya tamamen azalmasına bağlı giderlerin sağlık gideri teminatı kapsamında olduğu ve sağlık giderleri teminatının SGK’nın sorumluluğunda olduğu” belirtilmiştir. Ancak Sigorta Tahkim Kurulu’nun 21/12/2018 Tarih ve 2018/İHK-11386 sayılı İtiraz Hakem Heyeti Kararında aynen “…Genel Şartın bu şekilde yazılmış olmasından, geçici iş görmezlik tazminatı taleplerinin, SGK'ya devredildiği ve bu nedenle trafik sigortası teminatları haricinde tutulduğu söylenemeyecektir. Aksi halde "tamamen" de denmekle, kalıcı iş görmezlik tazminatı taleplerinin de SGK'ya devredildiği ve bu nedenle teminat dışı olduğu sonucu çıkar ki, bu da sigortanın konusunun ortadan kaldırılmış olması demektir… Bu kapsamda, Yargıtay kararlarında da işaret edildiği gibi, geçici iş görmezlik zararları da çalışma gücünün azalması veya yitirilmesine bağlı bulunduğundan ve genel şartlarda teminat dışı tutulduğu da belirtilmemiş olmakla, davacı bu zararları, işletenin hukuki sorumluluğunu temin eden davalı trafik sigortacısından talep edebilecektir. Bu nedenle davalıların geçici iş göremezlik zararından sorumlu olmadıkları itirazlarının reddine karar verilmiştir.” ifadesine yer verilerek geçici iş göremezlik tazminatından sigorta firmalarının sorumluluğunun devam ettiği belirtilmiştir. Bedensel zararlar arasında sayılan “ekonomik geleceğin sarsılmasından doğan kayıplar” ise somut olaya göre takdir edilecektir. Nitekim ressam olan kişinin ellerini kaybetmesi veya sporcunun bacaklarını artık kullanamaması gibi durumlarda yaralanan kişinin geleceğe yönelik bazı hak ve olanaklarından artık yoksun kalması halinde zarar tazmini gerçekleşecektir. Davacı tarafından yukarıda belirtilen hususlardaki taleplerini sigorta firmasına yönlendirebilmesi için öncelikle 2918 sayılı KTK uyarınca sigorta firmasına başvuru yapması gerekmektedir. Sigorta firması tarafından en geç 15 gün içinde başvurunun yazılı cevaplanmaması veya verilen cevabın talebi karşılamaması halinde başvuru sahibi tarafından bu kez tazminat davası açılabilecektir. Bu kapsamda açılacak davalarda görevli mahkeme asliye hukuk mahkemeleridir. Ancak davalılar arasında sigorta firmasının da gösterilmesi halinde ise görevli mahkeme asliye ticaret mahkemesi olacaktır ve ticari davalarda arabuluculuk başvurusunun dava şartı olması sebebi ile öncelikle arabuluculuk başvurusunun yapılması gerekecektir. 6100 sayılı HMK uyarınca genel yetkili mahkeme “davalının davanın açıldığı tarihteki yerleşim yeri mahkemesi” olduğu belirtilmiştir. Birden fazla davalının olması halinde ise HMK uyarınca davalıların birinin yerleşim yerinde de dava açılabilecektir. Ayrıca trafik kazalarının haksız fiil temeline dayanıyor olması nedeni ile HMK uyarınca haksız fiil kapsamında yetkili gösterilen mahkemelerde de dava açılabilecektir. Buna göre; haksız fiilin işlendiği yer, zararın meydana geldiği veya gelme ihtimalinin bulunduğu yer veya zarar görenin yerleşim yeri de yetkilidir. Trafik kazası neticesinde meydana gelen zararın davacı tarafından tam olarak tespit edilmesi mümkün değildir. Bu sebeple davacı tarafından davanın HMK uyarınca belirsiz alacak davası olarak açılması gerekmektedir. Trafik kazalarından kaynaklı tazminat talepleri için esasen 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun 109/1. maddesi uyarınca 2 yıllık zamanaşımı süresi öngörülmüştür. Lakin kaza neticesinde ölüm ve/veya yaralanma meydana gelmiş ise bu kez aynı yasanın 109/2. maddesinde düzenlendiği üzere uzamış ceza zamanaşımı 8-15 yıl süreleri uygulama alanı bulacaktır.
zorunlu trafik sigortası geçici iş göremezlik